Yaratılışın başlangıcından beri, insanlar devamlı olarak doğayla iç içe bir şekilde etkileşimde bulunmuşlardır. Dünyadaki bütün canlı varlıklar gibi insanlar da doğanın yardımıyla temel beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmiş, tehlikelerden korunabilmişlerdir. Ancak; hızlı yaşama temposuyla, ileri teknolojik buluşlarla ve zamanın büyük çoğunluğunu kapalı alanlarda geçirmenin gerekliliğiyle zamanla doğadan gitgide uzaklaşılmış ve doğanın bir parçası olunduğu unutulmuştur.
Unutulması kolay; çünkü uygarlaşma adına doğayı hiç tükenmeyecekmiş gibi kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda kullanıp doğadan olabildiğince uzaklaşıyoruz. Doğanın insanların bu nankörlüğüne tepkisini hiç umursamadan… Bir süredir çıkan doğal felaket haberleri doğayı aslında nasıl tahrip ettiğimizin, nasıl doğanın zarar görmesiyle tehlikelerle karşı karşıya kaldığımızın kanıtıdır. Antalya Manavgat’daki orman yangını ile birlikte birçok şehrimizde meydana gelen orman yangınları, Karadeniz bölgesindeki sel felaketi, depremler belki de bizlere doğanın bir parçası olduğumuzu ve doğayla birlikte zarar gördüğümüzü hatırlatmak için yeterlidir. Bütün bu olaylar akıllara doğayla olan bağımızın kopup kopmadığı sorusunu getiriyor. İçgüdüsel olarak farkında olduğumuz doğanın önemi, peki ya psikolojiyi nasıl etkiliyor?
Küçücük bir odada saklanarak hapis hayatı yaşamak zorunda kalan Anne Frank, “Korkan, yalnız hisseden ve mutsuz olan herkesin ilacı evden dışarı çıkmaktır. Doğa bütün sıkıntıları avutacak güce sahiptir.” demiştir. Doğada zaman geçirmenin psikoloji üzerinde üç ana olumlu etkisi olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu üç etki: Stresi azaltma, modu yükseltme ve bilişsel performansları geliştirmedir. Canımız sıkkın olduğunda yürüyüşe çıkarak kendimizi nasıl daha iyi hissettiğimizi, dikkatimizin bizi üzen şeylerden nasıl koptuğunu hepimiz deneyimlemişizdir. Japonya’da gerçekleştirilen bir deney de doğada zaman geçirmenin stres ve düşük mod üzerindeki etkisini göstermektedir. Deneyde, katılımcılar doğada ya da şehir merkezinde yürüyüşe çıkma olarak iki gruba ayrılmışlardır ve sonrasında katılımcıların stres düzeyleri ile modları ölçülmüştür. Doğada yürüyüş yapan katılımcıların diğer gruba göre daha az kaygılı oldukları ve modlarının daha iyi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, doğa yaratıcılığı arttırarak problem çözme becerilerini ve dikkati geliştirmektedir. Amerika’da yapılan başka bir araştırmada 56 katılımcı doğa yürüyüşüne çıkarılmış ve teknolojik alet kullanmalarına izin verilmemiştir. Çıkan sonuca göre; katılımcıların büyük bir bölümünün dikkatini toplama, yaratıcılık ve problem çözme becerilerinde artış gerçekleşmiştir. Doğanın, zihinsel olarak güçlendirici etkilerinin yanı sıra fiziksel olarak iyileştiriciliği de vardır. Hem fiziksel hem de psikolojik olumlu etkilerinden ötürü doğa, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda, doğayla iç içe olmak acılara dayanma gücünü de arttırır. Robert Ulrich tarafından yapılan bir araştırmada; safra kesesi ameliyatı sonrası yalnızca duvarı gören odalar yerine doğa manzarası olan odalarda kalan hastaların acıya daha kolay dayanabildikleri, modlarının daha yüksek olarak erken taburcu edilebildikleri gözlenmiştir.
Doğanın psikoloji üzerindeki etkileri teorilerle de desteklenmeye çalışılmıştır. İnsanların doğaya karşı gösterdikleri olumlu tepkileri evrimsel olarak açıklayan Psiko-evrimsel teoriye göre; insanlar doğanın sunduğu kaynaklardan yararlanarak doğa sayesinde hayatta kalmayı öğrenmişlerdir. Bu nedenle; doğanın hayatta kalmaya yardımcı kaynakları keyif vererek stresin azalmasına ve modun yükselmesine olanak sağlar. Ancak; bu teori bilişsel performansların nasıl doğa sayesinde geliştiğini açıklamaya yetmemektedir. Bunun için ise Dikkati Yineleme Teorisi; doğanın sunduğu kaynaklarla yönlendirilmiş dikkatin yinelenmesine odaklanır. Yönlendirilmiş dikkat bilişsel becerilerin ve zihinsel aktivitelerin sürdürülmesinde gereklidir. Doğa ile iç içe bulunmak bilişsel süreçlerin yarattığı zihinsel yorulmanın çözümünü sunmaktadır.
Sonuç olarak; doğal felaket haberleri ile karşılaşmak doğa hakkında düşünmeye, doğanın bir parası olduğumuzu tekrar hatırlamaya ve doğaya nasıl zarar verdiğimizi fark etmeye yardımcı olmaktadır. Doğanın hem fiziksel hem psikolojik sağlığımıza etkilerini de göz önüne alarak belki de doğada olmak için zamanım yok bahanesini bir kenara bırakmalı, şehir hayatından bir süreliğine uzaklaşarak doğada yürümeli, kitap okumalı, doğada bulunan güzelliklere dikkatimizi vermeliyiz. Kendimizi doğaya teslim etmek ve bunu bir rutin haline getirmek hayatımızda birçok olumsuz şeyin değişmesine yardımcı olacaktır.
Klinik Psk. Ezgi Özer
Kaynakça
Suttie, J. (2016, March 2). How Nature Can Make You Kinder, Happier, and More Creative. Retrieved from https://greatergood.berkeley.edu/article/item/how_nature_makes_you_kinder_happier_more_creative
The Positive Effects of Nature on Well Being: Evolutionary Biophilia. (2017, March 17). Retrieved from https://positivepsychologyprogram.com/why-nature-positively-affects-your-well-being-and-how-to-apply-it/
Ulrich, R. (1984). View through a window may influence recovery from surgery. Science,224(4647), 420-421. doi:10.1126/science.6143402